İnsanlık ayıbı... Yeni anayasa, başkanlık sistemi tartışmaları sürerken gözler Suriye`deki gelişmelerde... Türkiye`nin bölgede giderek yalnızlaşması, ABD`yle arasındaki gerginlik, başkanlık sisteminin hayata geçmesi için Saray`In dayatmacı tutumu akla Şu soruyu getiriyor: Siyasal iktidarın demokratikleşmeyle ve özgürlüklerle pek ilgisi yok. Saray ne derse O… Terör belasından kurtulamayan Türkiye, bir cenderenin içinde kıvranıyor, olan yoksullara, emekçi halka oluyor. Dilim “bir iç savaş ortamına doğru sürükleniyoruz” demeye varmıyor. Barış umuduyla doğan çocuklar birer ikişer minik tabutlara konulurken, Şehit cenazeleri kaldırılıyor ülkenin dört bir yanından. Bakın bahara az kaldı... Suriye`de yaşanan iç savaş o yoğun göç, kadınlar, çocuklar... Olmadık öyküleri dinlemek, demokrasi ve özgürlükleri çiğnemek, çocukların umutlarını çalmak neye yarar? Onun için hep birlikte haykırmalıyız, sesimizi duyurmalıyız, toplumsal muhalefet için adım atmalıyız. Biz, ne başkanlık sistemi istiyoruz, ne kaos... Ne terör istiyoruz, ne de çatışma... Savaş değil barış, diye seslenip insanca yaşamak için haykırıyoruz: “Biz demokrasi, özgürlük, evrensel hukuk, adalette eşitlik ve dürüstlük istiyoruz...”Hayatı yaşanır hale getirmek istiyorsak, tek adamlığa karşı demokratik tepkimizi kullanmak, emekçilerin, yoksulların haklarını savunmak görevimiz olmalıdır. Her Şeyi ama her Şeyi, kendisi gibi düşünmeyen bilim insanlarını, sanatçıları, gazetecileri hainlik, casusluk, teröre yardımla suçlamak hiçbir siyasal iktidarının işine yaramaz. Ne hiddet, ne de Şiddet!

DİĞER YAZILARIM